HAFTANIN RÖPORTAJI ::.. Ergül DAĞCI
|
LCN : |
Öncelikle hoş geldin diyorum sevgili Ergül.. |
|
İzninle ilk şiirinden başlamak istiyorum. "Nerde" adlı şiirin, toplumsal irdelemeye yönelik. Sevdiğim bir konudur bu. Ancak genç arkadaşlarımız daha çok aşkla meşkle uğraşmayı yeğliyor. Senin bu şiirini görünce gözlerim ışıldadı ve değerli arkadaşım Necdet'e içimden bir teşekkür ettim hemen seninle beni tanıştırdığı için.
Konu, senin de bildiğin gibi kalbimizde ve beynimizde olanların izdüşümüdür. Demek ki sosyal duyarlılığı yüksek bir gençsin. Ne güzel. Senin tarafından bakınca genç arkadaşlarımızın sosyal olaylara duyarsızlığını nasıl değerlendiriyorsun?
|
Ergül : |
Güzel ve bir o kadarda kapsamlı yanıtlanması gereken bir soru sordunuz Elçin Hanım. İnsan beyninin bebeklikte boş bir bilgisayar belleği olduğunu düşünürsek bu belleği ilk çocukluk yıllarında aile, daha sonra etrafındaki kişiler, eğitim ve daha sonra da toplum bazı ufak büyük bilgilerle donatarak sonuçta erişkin bir insan haline dönüşümünü tamamlar. Bu bağlamda beynin hiçbir zaman verilmeyen hatta sürekli uzak durması yönünde telkin edilen bir bilgiyi ve düşünceyi alamayacağı açıktır, bu şekilde düşünürsek 80 sonrası gençliğinin sosyaliteden ve politikadan uzaklaşıp duyarsızlaşmasının aslında pek de gençliğin suçu olmadığı kanısındayım. Aslında hayatımızın ta kendisi olan politika 1980 sonrası sistematik olarak toplumdan soyutlanmış, özgürlük diye toplumsallık yerine başka şeyler ön plana çıkarılmış, toplumumuzun rahat ulaşabileceği her kanaldan tamamen farklı şeyler empoze edilmiş ve adeta toplumun siyasi ve toplumsal belleği büyük ölçüde deforme edilmiştir ve bunun doğal sonucu 80 ve 90 kuşağında seri cinayetler, kapkaç, uyuşturucu, sapkın tarikatlar vs vs olarak karşımıza çıkmaktadır. Benim kişisel fikrim bu.
|
LCN : |
Ooy! Şaştım kaldım Ergül! İyi ki de sormuşum bu soruyu! Kitap gibi okudun vallahi!
Peki şiire dönecek olursak.... Ağırlıklı olarak dörtlükler halinde yazıyorsun şiirlerini. Dolayısıyla sende, kafiye ön planda. Hatta görüyorum ki serbest tarzda şiir yazdığında bile elin kafiyeye gidiyor. Ben de aksi gibi kafiyeden kaçabildiğim kadar kaçarım. Ama tabi ki sonuçta söz konusu olan şiir ise kafiye var mı yok mu diye düşünmem, okurum. "Çelişki" ve "Suskun Gidiş" adlı şiirlerin ise ikimize birden hitap ediyor. Hem serbest hem kafiyeli. Hem de öyle bir kafiyeli ki serbest tadında. Bu şiirin için seni tebrik etmek isterim ve hemen soruma geçiyorum. Bir geleneği yürütmek hepimizin boynunun borcu ama kendi adımıza da güzellikler yaratıp bunları yaşatmalıyız bence. Kaldı ki sende bunun hamuru varken, kendini tümüyle özgün bir biçimde ifade edeceğin, kuralları tamamen tarafından oluşturulmuş bir şiir biçimi yerine neden özellikle gelenekçiliği tercih ediyorsun? |
Ergül : |
Evet, biraz gelenekçi olduğum bir gerçek. Kaldı ki ben özgün denemelerin bile biraz geleneği barındırması gerektiğine inanan bir kişiyim ayrıca özgün davranacak kadar profesyonel olmadığıma inanıyorum. |
LCN : |
"Notlar" adlı şiirinde antenlerimi açabildiğim kadar açtım ve bu şiirin ana fikri olan "notlar"dan bahsetmeni rica ediyorum. Kendine ve hayata dair bir kaç notunu bizimle paylaşır mısın Ergül? Biraz kendi bakış açınla şikayet et veya övgüler diz bir şeylere... Madem böyle bir şiirin var, bunun alt yazısını da dinlemek istiyorum. Hayli ilgimi çektiği için
|
Ergül : |
Notlar sevdiğim şiirlerimden biridir. Evet, şikayetim haya dair nice umutlarla açılan en temiz sayfanın bile kısa zamanda kirletilip bir kenara atılması belki ve hayata dair en büyük tesellim ise her sabah defterimizde bembeyaz bir sayfanın bizi hazır bekliyor olması. |
LCN : |
"Yaşamayan ölemez ki" demek, ne demek Ergül? Biz sıradan insancıklar olarak doğar, büyür, yaşar ve ölürüz diye biliriz. Muhteşem Saha adlı şiirinde tanıdık fikirlerimiz var ama burda başka bir şey var... Bir reenkarnasyon savunusu mu bu mısralar ya da başka bir sav mı? Biraz açabilir misin bu düşünceyi?
|
Ergül : |
İnsanlar doğar, büyür ve ölür. Haklısınız, ancak çoğu insan yaşamaz. Sadece nefes alır, yemek yer, gün geçirir ve yaşadığını sanır. Aslında hiç yaşamamıştır. Muhteşem Saha�ya gelince� O, yaşama dair bir sav. Bir tez. Objektif bir bakış aslında.
|
LCN : |
Ne güzel... Şiirlerin işte böyle yeni dayatmaları da olmalı. Tebrikler. Peki, İlham Perim adlı şiirine dayalı olarak bir merakım daha var sevgili Ergül. Daha çok gece vakitlerinin şiir için uygun olduğuna dair bir varsayım var. Bir genelleme yapar isek benim de bunun içinde yer aldığım söylenilebilinir. Ancak birçok şiirim de gündüz vakitleri içinde yazılmıştır. Senin şiir için tercih ettiğin özel bir zaman dilimi var mı?
|
Ergül : |
Geceleri sanırım düşünceler daha berrak ve ortam daha sakin� Tüm koşuşturmacalar bitmiş olduğundan geceleri daha iyi yazdığıma inanıyorum.
|
LCN : |
Makalelerin de var. Öykülerin, denemelerin... Şiir ve diğer yazım türleri arasında kıyaslama yapmanı istersem bana neler söylersin?
|
Ergül : |
Yapıtlarımın arasında kıyaslama yapmam. Bir annenin çocukları arasında kıyaslama yapmasına benzer ve bu imkânsız.
|
LCN :
|
İzini takip etmek istediğin özel bir şairin var mı? Ya da tarzını beğendiğin birileri...
|
Ergül : |
Tabi ki Nazım Hikmet Ran. |
LCN : |
Ergül, edebiyatla bu kadar haşır neşirsin. Peki edebiyat, yazmak hayatına nasıl girdi? Seni yazmaya iten sebepler nedir? Örneğin yakînen bildiğim bir sava göre şiir yazmak için boş kalmak gerekiyormuş
|
Ergül : |
Hayır, bu savın doğru olduğunu söyleyemem. Aslında tam tersi� Şiir, bir anlamda doluluk yani tetikleyici bir neden ister. Bomboş ve kafasında hiçbir huzursuzluk, hiçbir düşünce olmayan bir insanın şiir yazabileceğine inanmıyorum. Diğer sorunuza gelince� Yazmaya başlamamın aslında çok özel bir anısı vardır, ancak burada söz etmek istemiyorum izninizle. |
LCN : |
Elbete... Kendini geliştirmek adına neler yaparsın?
|
Ergül : |
Okurum, ararştırırım. Çeşitli konularda çeşitli insanlarla görüş alışverişinde bulunurum vs vs� |
LCN : |
Peki sevgili Ergül, konuğum olduğun için sana teşekkürler ediyorum. Umuyorum ki ilerleyen zamanlarda, yepyeni ve güpgüzel şiirlerinle yeniden buluşuruz bu sayfada
|
Ergül : |
Ben de teşekkür ediyorum, bu fırsatı verdiğiniz için. Sitenize başarılar diliyorum. |
LCN : |
Rica ederim, ne demek. Görüşmek dileğiyle sevgili Ergül, hoşça kal. |
Ergül : |
Saygılar sunuyorum. |